Bundan kısa süre önce kıtlık haberleri okuyorduk,yerli yabancı tüm haber sitelerinde.Tüm ülkelerinin korumacı politikalar izlediği,hatta stoklarını artırdığı söyleniyor idi.Bugüne geldiğimizde ise emtia piyasalarında görülen erozyon neticesinde 2 ay önce hararetle tartışılan kıtlık mevzularının rafa kalktığını görüyoruz.
Kaynak : Investing
Şu dört borsa hareketine baktığımızda direk emtia fiyatları çakıldı diyebiliriz ama daha detayı var.Zira en başta palm olmak üzere tüm emtia borsaları çok ciddi fonların yatırım yaptığını, bu fonların son iki yılda bu işten devasa paralar kazandıklarını unutmamamız gerekiyor.Yani diğer finansal enstrümanlardan yeteri kadar getiri elde edemeyen paralılar, tüm iştahları ile birlikte emtia borsasına hücum edip fiyatların bir anda olmadık seviyelere çıkmasına sebebiyet verdiler.
Şimdi ne oldu
Kaynak : Investing
Tüm dünyada beklenen stagflasyon yerini resesyona bıraktı ve bu resesyonist ortamda güvenli varlık arayışına başlayan bu paralılar,bir anda abd tahviline ve dolara hızlı bir geçiş
yaptılar. Sonrasında bitkisel yağ grafiklerinde görüleceği üzerine bir çöküş hissedildi.Ama burada en etkileyici balon çok net bir şekilde palm yağında vardı. 2020 martta fiyatı 600 dolar olan palm olein,sonrasında tam 1800 doları gördü.Tabi ki bu durum sürdürülemez idi ve gereken oldu. Palm hariç diğer yağlar için ise bir balon yorumuna katılmamız mümkün değil.
AYÇİÇEK
Ayçiçek yağında yaşanan ani fiyat hareketi,bazı majör kullanıcıları alternatif yağlara yöneltmişti.Sonrasında bu kullanıcıların tekrar ayçiçek yağına dönmediğini görüyoruz.Evet arz kısıtlı ve kısıtlı olmaya devam edecek,lakin kısıtlı arza rağmen fiyat yükselişlerinin önüne geçen etmen ise talep yetersizliği.Bu durum devam edecek mi göreceğiz.
Yukarıda yer alan grafik aslında herşeyi anlatıyor.Dünyada en verimli toprakların %30’una sahip olan Ukrayna,bu yıl çok ciddi bir üretim kaybı ile karşı karşıya.
2021/2022 UKRAYNA AYÇİÇEK ÜRETİM 2022/2023 UKRAYNA AYÇİÇEK ÜRETİM
17,5 milyon ton 9,5 milyon ton
Ayçiçek hakkında yapılan son haberlerde ham yağ fiyatının 1500 usd ( 2400 dolar seviyesini görmüştü ) bandına geri çekildiğini yazıyordu.Hatta aynı haber içeriğinde ( 1 ay önce ) iç piyasada ayçiçek yağının da düşeceği söyleniyordu. Şu ana kadar düşen birşey olmadı. Yukarıda bahsettiğimiz gibi,bazı ciddi kullanıcılar tekrar ayçiçek kullanımına henüz geri dönüş yapmadı ama bu hiç dönmeyecekleri anlamına gelmiyor.İlerleyen dönemler bize daha net veriler getirecektir. Diğer taraftan Türkiye ayçiçek üretiminin %50’sini gerçekleştiren Tekirdağ bölgesinde başlayan tırtıl istilasının ise rekolteyi nasıl etkileyeceği büyük soru işareti.Halbuki,bu yıl rekor üretim bekleniyordu. Ayçiçek konusunda daha çetin gelişmeler bekliyorum.
● https://www.tarimdunyasi.net/2022/07/16/aycicegi-ve-misirda-tirtil-alarmi/
Kaynak : Mintec
‘’despite price trending downward as the premium between sunflower and rapeseed oil increases it may encourage players to switch back
while sunflower oil well supplied for now the result of the ukraine /russian conflict still remains uncertain’’ bu yorumu da buraya bırakıyorum.
Türkiye olarak tarımsal üretimde bu geri kalmışlığı kısa vadede telafi etme şansımız yok.Tarımsal üretim politikası olmadan içerde ayçiçek rekoltesinin ne olduğunu tartışmamızın gereği olmadığını düşünüyorum.Türkiye ayçiçek üretiminde yeterlilik oranı %60,yani %40 dışa bağımlıyız.Zaten kendi ihtiyacımızı bile üretemiyoruz,Türkiye rekolte verisinin şu aşamada fiyata bir etkisi söz konusu değil.Ayçiçek yağı ve türevleri için en önemli iki veri :
1 : Dünya ayçiçek rekoltesi
2 : dolar/tl kuru
● Diğer ekonomik değişkenler ( stagflasyon,resesyon v.s. ) ceteris paribus( sabit ) kabul edilmiştir.
MISIR
Çok kısa bir süre önce dünyanın en büyük mısır üreticisi ABD’nin,mısır ekiminden ziyade soya ekimine ağırlık verdiğini okuduk haber sitelerinde.Ama garip ki ABD en çok mısırı üreten ve biyoyakıt aşamasında devasa mısır tüketimi olan bir ülke.ABD 2021 yılında biyoyakıt üretmek için 135 milyon ton mısır kullandı.Bu, Afrika da 1,39 milyar insanın 1 yılda tükettiği mısır miktarından ( 112 milyon ton ) fazla.Dünya bir kıtlık problemi ile karşı karşıya olmasına rağmen,Amerika yeni bir biyoyakıt teşvik programı açıkladı.ABD Tarım Bakanlığı 3 Haziran’da biyoyakıt üreticilerini desteklemek için 700 milyon dolarlık sübvansiyon açıkladı.
Kaynak : Investing
Tüm bunları şu mısır grafiğindeki geri çekilmenin bende yarattığı huzursuzluk sebebiyle yazdım. Amerika biyoyakıt için bu kadar hırslı iken,diğer ülkelerin gıda kıtlığı beklentisi ile gıda konusunda bu kadar hassaslaşmış iken,bu derece bir düşüş sadece bir yatırımcı çıkışı olarak açıklamaktan başka bir söylemin eğrelti duracağını düşünüyorum.
İçeride mısır fiyatlarını konuşmamız gerekir ise;mısır üretiminde yeterlilik oranımız %75,yani %25 dışa bağımlıyız.İlerleyen dönemler de; Fed,Ecb ve diğer merkez bankalarının agresif faiz artışlarına şahit olacağımız için,içerde döviz kurunda yukarı yönlü hareket kaçınılmaz olacaktır.Global piyasalarda mısır fiyatı sabit dursa bile,içerde mısır fiyatların yükseleceğini tahmin etmek zor değil.
BUĞDAY
Tarımın öğrenildiği topraklarda yaşayıp da,kendi kendimize yetecek kadar bile üretim yapamamak!!
Buğday alanında en büyük ihracatçı olan Rusya ile Türkiye kıyaslamasını aşağıda gösteriyorum
Rusya,şu an buğday konusunda Dünya da söz sahibi. Rusya’nın tarım alanında bu başarısını çok fazla kişi detaylı yazdı,o yüzden bu konuya girmeden biz ne yapıyoruzu yazmak istiyorum.Rusya tarım politikası konusunda en son İrfan Donat’ın kaleme aldığı yazının linkini aşağıya bırakıyorum
https://www.bloomberght.com/yorum/irfan-donat/2298650-rusya-nin-son-8-yilda-degisen-tarim-vizyonu
Düşünün ki 4 mevsimi net yaşayan Türkiye,tahıl konusunda dışa bağımlı. Bu yıl 20 milyon ton civarı buğday rekoltesi bekleniyor.Lakin bu çok zor,zira çiftçi ne gübre atabildi ne de sulama yapabildi.Hatta buğdayı söküp yerine ayçiçek ekene bile rastladım.Tonu 15-20 bin bandına dayanan gübre fiyatları,elektriğe gelen üst üste zamlar(ayrıca tarımsal sulamada %18 kdv alınıyor ),son olarak motorin fiyatları çiftçiyi mahsulüne bakamaz hale getirdi. Çiftçiliğin içinde biri olarak net söylüyorum ki hiçbir destek verilmedi,herkes başının çaresine baktı,tabi bakabilen…Bu arada rekoltemizi bizden daha iyi tahmin eden USDA(United States Department of Agriculture.) beklentisi 17 milyon ton..
Bugün için ekmek fiyatını bazı illerde 5 lira,bazı illerde ise 3,5 lira olarak görüyoruz,ilerleyen gün ve aylarda bu fiyat 7 liranın üstüne çıkacaktır.Çiftçi, maliyet-ürün fiyati denkleminde hatırı sayılır kar görmez ise,sonraki yıllarda buğday ekim alanlarının azalacağını tahmin etmek zor değil. Zira artık eskisi gibi boş bulduğumuz yeri ekelim gibi bir düzen mümkün değil.Tarla kiraları kabul edilebilir sınırlar dışına çıktı,toprak hazırlığı-ekim-sulama-zararlı otlarla mücadele,hasat gibi maliyet kalemleri eskisi kadar ucuz değil.Çok net şunu söyleyebiliriz: artık türk çiftçisi zarar ettiği ürünü ekmiyor.Eskiden bu sene kar etmedik ama seneye fiyatı yükselir yine ekelim diyordu ama artık böyle bir toleransları yok,para kazanmıyorsa ekmiyor ve ekmeyecek de… Bu kaçışı şeker pancarında bariz bir şekilde görüyoruz,çiftçi hızla şeker pancarı ekiminden uzaklaşıyor ve uzaklaşmaya devam edecek. İlerleyen günlerde şeker pancarı krizini de yaşayıp,çokça haber okuyacağız.
Buğday üretiminde yeterlilik oranımız %89,5.Bu veriden anlıyoruz ki kendi kendimize yetebiliyoruz.Ancak genelde içerde Türkiye buğday fiyatını belirleyen yaptığımız ithalat maliyeti oluyor.Zira geçen yıl TMO’nun açıkladığı buğday fiyatı 2250 lira idi.Sonraki aylarda TMO arka arkaya buğday ithal etmeye başladı ve fiyatlar 2250 tl’nin çok üzerinde idi.Mesela en son 29 Nisan 2022 tarihinde TMO 210 bin ton ve 270 bin ton olmak üzere toplamda 480 bin ton ekmeklik buğday ithalatı ihalesi açtı ve bu iki ihaleyi de iptal etti,yani almaktan vazgeçti.Zira gelen fiyatlar ton başına 420-424 usd/ton aralığında değiştiği söylendi
Hemen bu durumu rakamlarla daha anlaşılır kılalım :
29 Nisan 2022 USD/TL kuru :14.8064
İthal buğday fiyatı : 420 usd/ton
TL karşılığı : 6,218 tl/kg
Bu yıl TMO ekmeklik buğday fiyatını 6,150 tl/kg olarak belirledi.Eğer çiftçi ürününü TMO’ya satar ise,bu açıklamış oldukları fiyatın üzerine 1tl/kg prim desteği sağlayacaklarını açıkladılar.Yani çiftçi buğdayını TMO’ya satar ise,buğday fiyatı 7150 tl/kg oldu.Çiftçinin ürününü özel sektöre satması halinde bu 1 tl/kg prim desteğinden faydalanamayacak. Yukarıda yaptığımız hesap ile de çok net anlaşılıyor ki bizim buğdayımızın fiyatını belirleyen ithal buğday fiyatı.Halbuki içerde buğday,arpa,mısır,ayçiçek v.s. alım fiyatlarını belirlerken asıl üstünde durmamız gereken parametre bir önceki yıla kıyasla üretim maliyetlerinde yaşanan değişim olmalı diye düşünüyorum.Zira İngiltere,Rusya,Kanada v.b. ülkelerin tarımsal girdi maliyetleri ile ülkemiz çiftçisinin girdi maliyetleri aynı mı ?
Kabaca en etkili 3 maliyet kalemine göz atalım :
2021
Mazot Gübre Tarımsal sulama ( kooperatifler )
5 tl/lt 3500 tl/ton 100-110 tl /sa
2022
Mazot Gübre Tarımsal sulama ( kooperatifler )
26 tl/lt 15 bin lira/ton 235 tl/sa
Bu rakamları sadece eziyetin derecesini daha iyi gösterebilmek için yazdım..
Özellikle İç Anadolu bölgesinde ( Tahıl ambarı denilen yer ) henüz hasatın ortasında olmamıza rağmen,20 milyon ton buğdayımızın olduğunu ve bu miktarın bize çok rahat yeteceğini söylemeye başladılar.Bu arada TMO ne kadar buğday aldığını artık açıklamıyor.Düşünün TMO’nun bile veri açıklamadığı bir ortamda, ne kadar buğday hasat edildiğini biliyorlar!! Kimse kimseyi kandırmasın,bu ülke ekmek yapmak için İthalat yapıyor,eminim ki bu yılda böyle olacak.Buğday üretim-ithalat-ihracat tablosu incelemenize sunulmuştur. Önlem alınmadığı takdirde,muhtemelen 12 ay buğday ithalatı yapacağız. İthal edecek buğday bulabilirsek…
FINDIK :
Bizim de şirket olarak çok önem verdiğimiz ihracat kalemimiz olan fındık hakkında söylemek istediğimiz çok fazla şey var.En önemlisi, ülkemizin mevzu bahis ürün bazında Dünya’nın en önemli üreticisi olması hasebi ile,ülke olarak ciddi bir döviz girdisi elde etmeliyiz ama henüz bunu başarabildiğimizi söylenemez..Her yıl ortalama 2-2,5 milyar dolar gelir elde ediyoruz ama bu rakam son derece yetersiz.’’Ürün çok,marka yok’’ diyor Selçuk Şirin hoca.. Yani fındığı biz üretiyoruz başkaları markalaştırıyor.Bizim fındığımızı markalaştıran Ferrero’nun yıllık cirosu 15 milyar doların üzerinde…’’The Economist diyor ki : Ferrero hep kendi geliştirdiği markalarla büyümüş bir şirket,tek istisna Ferrero’nun Türkiye’den satın aldığı şirket.’’ Fındığın başkaları için ne kadar önemli olduğunu görüyoruz,duyuyoruz,okuyoruz. Peki biz neredeyiz ? Markalaşmak için projelerimiz var mı ?En önemlisi fındık politikamız ne?. 10 yıl sonra ne bekliyoruz ? Dünya ne yapıyor ?
TMO aracılığı ile her sene 60-70 bin ton fındık almak bir politika mıdır ?
Son INC( International Nut & Dried Fruit Council ) toplatısında açıklanan rekolte beklentilerini yukarıda görebilirsiniz. Bu verilerin açıklanmasından sonra,içerde ilk okuduğum haber bu rakamların yanlış olduğu yönündeydi.!! Lakin hem TUIK( 729 bin ton ) hemde Tarım ve Orman bakanlığı ( 765 bin ton ) yaklaşık aynı rakamları açıkladı.
Bakıldığında miktarda artış var ama değerde artış yok veya çok sınırlı.Çözülemeyen problem.Son okuduğum KİB açıklamasında diyor ki : Geçtiğimiz sezon aynı döneme göre miktarda %33,6 değerde ise %13 artış bulunmaktadır..
Bu tablo bize gösteriyor ki kazanan biz değiliz.. Türkiye olarak hasat öncesi rekolteyi,hasat sonrası da fiyatı konuşuyoruz.Fındığı markalaştırmak,dekar başına max. verimi almak, aflatoksin konusunda bilinçli süreç yönetimi gibi en kritik mevzular konuşulmuyor, konuşulsa bile çok gerilerde kalıyor.
İleri işlenmiş fındık ihracatımız çok az,genelde iç fındık ihracatı yapıyoruz.Devletin özellikle püre ihracatından fon v.s. masraflarında ciddi avantajlar sağlıyor ama hala işlenmiş fındık ihracatımızda belirgin hareket yok.İçerde fiyatı tartışmaktan ziyade,asıl çözüm üretmemiz gereken konu bu sorular.Bugün için açık ara en önemli üretici rolümüz bir şekilde para kazanmamızı sağlıyor.Lakin bizim dışımızda ki fındık üreticisi ülkeler deneme tarlalarında durmaksızın çalışıyor ve onlar için en önemli konunun dekar başına en yüksek verimi almak olduğunu söyleyebiliriz. Biz bu şekilde devam edersek muhtemelen bir süre sonra en büyük üretici rolümüzü kaybedeceğiz ve ihracat yapmak bugünkü kadar kolay olmayacak.%80 ihraç bir üründe pazarı kaybedersek içerde bu fındığı ne yaparız diye düşünmeliyiz. Her sektörde olduğu gibi, fındık için de sürdürülebilirlik olmazsa olmazımız.Fındık bahçelerinde bilinçli tarımsal yöntemlerin kullanılması ile halihazırda eşsiz bir aromaya sahip fındığımızın diğer zararlı parametrelerden arındırılmasını sağlayabiliriz.Sonrasında en önemli konu markalaşmak ve işlenmiş ürün ihracatı. Bu noktada hem devlete hemde birliklere çok büyük iş düşüyor.
Devletin tek elden rekolte açıklama konusu var birde.Son yıllarda, Türkiye fındık rekoltesinin sadece devlet tarafından açıklanması için uğraş veriliyor.İyi de fındık sanayisi( manav- kırımcı- fabrika ) ve birlikler tüm verileri toplamak ve bu verileri yorumlamak için her türlü bilgi ve tecrübeye sahip,o halde neden tek el? Serbest piyasa koşullarını bozmaz mı bu durum ? Açıklanan rekolte verisine göre tüm fındık kullanıcıları 1 yıllık tedarik planlarını yapıyor rekoltede yapılacak ufak bir yanlışlık milyon dolarlık zarar oluşturmaz mı ? Bu tek elden açıklama ısrarının da ne derece anlamlı olduğu tartışılır.
Güncel piyasa hakkında birkaç kelime etmek gerekir ise;
Bu yıl fındık açısından epey zor geçeceğe benziyor.Zira hem içerde hem de en büyük ihracat pazarında( AB ) ekonomik zorluklar had safhada. Türkiye için birşey söylemeye gerek yok,heterodoks ( Neoklasik ekonomi ile çelişen / alışılmışın dışında ekonomik yaklaşımlar ) politikalar izlemesinden mütevellit,konuşmanın bir manası yok.AB için ise faiz artırımlarına geç kaldığı yönünde yapılan yorumlara ek olarak resesyonun kaçınılmaz olduğu söyleniyor. Faiz artışı ( 50 baz puan faiz artırımı yapıldı ) ile para politikasında sıkılaşma evresine geçen AB, mali kanadı biraz daha gevşek bırakması ile resesyonu teyit veya hafif atlatabileceği yönünde yorumlarda yapılıyor.Ama her halükarda bir etki olacak ve bu etki fındık ticaretimizi etkileyecektir.İç piyasada fındık tüketimini arttıramadık ve bu fiyatlar ile artırmamız da mümkün değil.Muhtemelen bu yıl iç piyasa tüketimlerinde de bir azalma göreceğiz.
2022/2023 yılı rekoltesinin iyi olması da fiyatlar üzerinde bir baskı oluşturacaktır.Bu baskıyı kırmak için TMO'dan yüksek bir alım fiyatı bekleniyor. Telaffuz edilen rakamlar 50 lira/kg ile 75 lira/kg bandında.Rasyonel olmak gerekirse ideal rakam 50 tl/kg gibi duruyor. 50 tl/kg üzeri bir alım fiyatının açıklanması, ihracat satışlarını extra zorlaştırır,ayrıca içerde tüketimi beklenenin üzerinde aşağı çeker.